Online-Bilgi Yardımı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Online-Bilgi Yardımı

Online-Bilgi | Uzun Soluklu Paylaşım
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Zarf - edat - bağlaç - ünlem

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Teorim
Forum Admin
Teorim


Mesaj Sayısı : 540
Kayıt tarihi : 02/04/10
Nerden : Türkiye

Zarf - edat - bağlaç - ünlem Empty
MesajKonu: Zarf - edat - bağlaç - ünlem   Zarf - edat - bağlaç - ünlem Icon_minitimeÇarş. Mayıs 19, 2010 3:29 pm

Zarf (belirteç)

Edat (ilgeç)

Bağlaç

Ünlem

Test
no: 18 konu: zarf, edat, bağlaç, ünlem

Test no: 19 konu: zarf,
edat, bağlaç, ünlem (2)


ZARF - EDAT - BAĞLAÇ - ÜNLEM


ZARF
(BELİRTEÇ)

Zarflar isim soylu kelimelerdir. Fiil ve
fiilimsilerden, sıfatlardan ya da bir başka zarftan önce gelip bu
sözcüklerin anlamını zaman, yer-yön, durum ve azlık-çokluk bakımlarından
belirten sözcüklere zarf denir. Daha çok fiilleri belirttikleri için
onlara eylem sıfatı da diyebiliriz. Niteleme sıfatlarının çoğu zarf
olarak da kullanılabilir. Yalnız, sıfatlar isimleri nitelerler ve sıfat
tamlaması oluştururlar.

Örnek: 1- "Çok kitap" derken "çok" sıfat
görevindedir.

"Çok okuyor." derken ise zarf oluşturmuştur.

2-
"Güzel ev" derken "güzel" kelimesi sıfattır.

"Güzel
konuşuyor." derken ise zarf oluşturmuştur.

Zarflar anlamları ve
görevleri bakımından beş gruba ayrılır:

- Zaman Zarfları

-
Durum Zarfları

- Yer-yön Zarfları

- Azlık-çokluk Zarfları

-
Soru Zarfları

Zaman Zarfları:

Bunlar eylemin zamanını
belirtirler. Yükleme "ne zaman" sorusunu sorarak zaman zarfını
bulabiliriz.

Örnek: Yarın gelirim. Önce
öfkelendi.

Sabah yola çıktık. Sonradan kalktı.

Kışın
gideriz. Aylarca aramadı.

Şimdilik kalsın.
Daha gitme.

Geç varacağız. Gündüz çalışırız.



Durum
Zarfları:

Eylemin nasıl yapıldığını ya da yapılacağını
bildirirler. Yükleme "nasıl" sorusunu sorarak zaman zarfını bulabiliriz.

Örnek:
Şarkıyı güzel söyledi. Yavaşça söyle.

Konuyu iyi
anladım. Ağlayarak anlattı.

Kapı kapı gezdik.
Uzun uzun sarıldık.

Tertemiz giyinir.
Benimle doğru konuş.

Yer-yön Zarfları:

Genellikle
eylemin yönünü belli ederler.

Örnek: Aşağı inelim.
Geri dönelim.

İçeri girdim.
Yukarı çıkalım.

İleri yürü.
Dışarı çıktı.

Azlık-çokluk Zarfları:

Eylemin, sıfatın
ya da başka bir zarfın ölçüsünü bildirirler.

Örnek: En iyi
arkadaşım sensin Daha çok çalışmalıyız.

Biraz
çalıştım. Gece çok az uyudum.

Çok
yoruldum. Fazla üzülmedim.

Soru
Zarfları:

Eylemleri soru yoluyla belirtirler.

Örnek:
Nasıl gelip, nasıl gittiniz? Ne kızıyorsun?


fiilimsi

Niçin konuşmuyorsun? Hani gelecektiniz?

Zarflar
yapılarına göre üç gruba ayrılırlar:

- Basit Zarflar: Yapım eki
almamış zarflardır.

Ör: geç, güzel, yarın, en, çok, dün.

-
Türemiş Zarflar: Yapım eki almışlardır.

Ör: sabah-leyin,
günler-ce, kış-ın, er-ken, an-sızın

- Bileşik Zarflar: En az iki
sözcükten oluşan kaynaşmış ya da

öbekleşmiş zarflardır.

Ör:
biraz, birçok, bugün. (kaynaşmış)
er geç, şöyle böyle, daha çok,
uzun uzadıya, sabaha doğru. (öbekleşmiş)



Tamamlayıcı
Bilgiler:

Zarflar çekim eki almazlar.

Örnek: Eskiden
çalışırdı.

Çoktan yoruldum. Buradaki -den ekleri yapım
ekleridir.

Sonradan gördüm.

Bir zarfı cümlede çekim eki
almış olarak görürsek onu isim sayabiliriz.

Örnek: İçeri-y-e
girelim.

Topum yukarı-da kaldı. Yer zarfları değil, yer
isimleridir.

Aşağı-y-ı temizledim.
EDAT (İLGEÇ)

Fiiller
ve isimler dilin temel sözcükleridir ve açık seçik birer anlamları
vardır. İsimler dışındaki zamir, sıfat ve zarflar da isim soylu
kelimelerdir ve anlamları vardır. Edatların ise tek başlarına bir
anlamları yoktur. Söz içinde anlam kazanırlar. İle, -le, kadar, gibi,
için, dek, göre. gibi kelimelerdir. Cümle içinde sözcükler arasında
ilişki kurarlar. Cümleden çıkarıldıklarında cümlenin anlamı bozulur.

Örnek:
Gitmediğin için üzülmüş. ("İçin" edatı "neden"

ilişkisi
kurmuştur.)

Çocuklar gibi şendik. ("Gibi" edatı
benzerlik

ilişkisi kurmuştur.)

Antalya'ya uçakla gittik.
("İle" edatı araç ilişkisi


kurmuştur.)

Senin kadar akıllıydı.
("Kadar" edatı eşitlik ilişkisi

kurmuştur.)

Sabaha dek
çalıştı. ("Dek" edatı süre ilişkisi kurmuştur.)

Yukarıdaki
bütün örneklerde edat çıkarıldığında anlamın bozulduğuna dikkat ediniz.

Soru
eki olan "mi" de ek durumunda bir edattır.

Örnek: Geldin mi?, Bu
benim mi?
BAĞLAÇ

Bağlaçlar da çünkü, ama, ve, ile, ki, sanki,
de. gibi kelimelerdir. Tek başlarına anlamları yoktur. Edatlara
benzerler. Yalnız, bağlaçlar ilişki kurmaz. Eş görevli sözcükler ile
anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlarlar.

Örnek: Bugün iyi
çalıştım çünkü yarın sınav var.
(İki cümleyi bağlıyor)

Geldim
ama seni bulamadım. (İki cümleyi bağlıyor.)

Kırları, ağaçları ve
kuşları çok severim.
(Eş görevli sözcükleri bağlıyor.)

Şima
ile Mısra sinemaya gitti.
(Eş görevli sözcükleri bağlıyor.)

Öyle
yoruldum ki anlatamam. (İki cümleyi bağlıyor.)

Seni çok sevdim
sanki uzun süredir seni tanıyorum.

(İki cümleyi bağlıyor.)

Şimdi
gitsek de görüşemeyiz. (İki cümleyi bağlıyor.)

Bana kitap da
lâzım, sözlük de lâzım.
(İki cümleyi bağlıyor.)

"mi" eki soru
anlamı taşımıyorsa cümle bağlıyorsa bağlaçtır.

Örnek: Yaz geldi
mi tatile çıkarız. (Bağlaç)

Onu gördüm mü neşem gelir. (Bağlaç)

İçeriye
girmiş mi? (Burada "mi" soru eki, edattır.)

Önemli Notlar:


1. "İle" sözcüğü bazı durumlarda edat, bazen bağlaçtır. Bunu cümledeki
kullanımına göre ayırt edebiliriz. Bağlaç olan "ile"yi cümleden
çıkartırsak anlam bozulmaz. Edat olan "ile"yi cümleden çıkartırsak anlam
bozulur. Başka bir yöntem ise "ile" yerine "ve" getirmektir. Eğer "ve"
getirdiğimizde anlam bozulmuyorsa "ile" bağlaçtır. Aksi halde edattır.

Örnek:
Annem ile kardeşim çarşıya çıktı.
(Bağlaçtır. Çıkartırsak, veya
yerine "ve" getirirsek anlam bozulmaz.)

Çarşıda annemle
karşılaştım.
(Edattır. Çıkartınca anlam bozulur.)

Tren ile
Ankara'ya gittik.
(Edattır. Çıkartınca anlam bozulur.)

2.
"De" bağlacı bir sözcüktür. Ayrı yazılır. Sertleşmeye uğramaz. Bunu
ismin -de hali ile karıştırmayalım.

Örnek: Kitapta okudum.
(İsmin -de halidir. Sertleşmeye - ünsüz benzeşmesine - uğramıştır.)

Çarşıdan
kitap da aldım. (Bağlaçtır. Bağlacı cümleden

çıkartırsak anlam
pek bozulmaz.)

İsmin -de halini cümleden çıkartırsak anlam
tamamen bozulur. Yukarıdaki son örnekte bu durumu inceleyiniz.

Bir
de sıfat türeten, yapım eki görevinde olan, -de eki vardır. Bu ek
bitişik yazılır.

Örnek: Tavada balık, yağda köfte.

3.
-ki bağlacı da bir sözcüktür. Ayrı yazılır. Genelde iki cümleyi
birbirine bağlar. Bunu sıfat türeten -ki yapım eki ve ilgi zamiri olan
-ki ile karıştırmayalım. Bunlar bitişik yazılır.

Örnek: Öyle çok
yazı yazdım ki kolum ağrıdı. (Bağlaç)

Sokaktaki lâmba bozuldu.
(Sıfat türeten -ki yapım eki)

sıfat tam.

Benim
kalemim kırıldı, seninkini alabilir miyim? (İlgi

zamiridir. Kalem
sözcüğünün yerine geçmiş.)

Ayrıca, ki bağlacı bazı sözcüklerin
yapısına girip kaynaşmıştır: halbuki, mademki, oysaki.
ÜNLEM

Ünlemler,
bir duyguyu kısa ve canlı olarak dile getiren sözcüklerdir. Bu nedenle
cümle değerinde sözcüklerdir. İki grupta ele alabiliriz:

1)
Sevinç, üzüntü, acıma, kızgınlık, korku, beğenme, özlem gibi duyguları
dile getirirler: Eyvah!, Hey!, Vah vah!, Of!, Öfff!, Vay!, Oooo!, Yaa!,
Bravo!, Yazık!, İmdaat!.

2) Yansıma ünlemleri: Çat çat!,
Güm güm!, Paldır küldür!, Gürrr!, Miyaav!, Hav hav!, Meee!, Kukurikuuu!.

Bu
saydığımız asıl ünlemler dışında coşkulu söylenmiş eylemler, komutlar,
hitaplar cümle içinde vurgulu söyleyişe göre ünlem olarak
kullanılabilirler.

Örnek: Ey Türk gençliği!. Asla!.

Çabuk
ol! Ateş!

Hadi koş! Eh,
fena olmamış!

Giriniiiz! Ay, ne güzel!

Burası
cennet!


TEST NO: 18
KONU: ZARF, EDAT, BAĞLAÇ, ÜNLEM






1.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağlaç olan ''de'' yanlış
yazılmıştır?

a) Bence annen de haksızdı, sen de haksızdın.
b)
Bıçak ta, kaşık ta ikisi de kaybolmuş.
c) Sen de, ben de ne
dediğimizi bilmiyoruz.
d) Sinop'ta kıstak da var.

2.
Aşağıdaki ''mi''lerden hangisi diğerlerinden farklıdır?

a) Bu
defteri yazdın mı
b) Çok
mu sıkıldın bugün
c) Doğru mu duyduğum söylentiler

d) Yaz geldi mi tatile çıkarız

3. ''Öyle
düşünüyorum ki, bu olaylar böyle gelişmeyecek.''

Yukarıdaki
cümlede yer alan zarflar hangi seçenekte tam olarak verilmiştir?


a) öyle, böyle b) öyle, ki
c) Bu,
böyle d) öyle, ki, böyle

4.
Aşağıdaki cümlelerden hangisinde ''Kardeşim bugün odasını dağınık
bırakmış.'' cümlesindeki zarf çeşitleri vardır?

a) Akşamleyin
yemeği özenerek hazırladım.
b) Babam, şimdi eve geliyor.
c)
Dişlerimi, her yemekten sonra fırçalarım.
d) Bugün size ne
anlatacağım?

5. Aşağıdaki cümlelerden hangisine soru
anlamını bir zarf vermektedir?

a) Kitapları kime vereceksin?

b) Bu kalemlerin hangisini kırdın?
c) Salona neyi taşıyalım?

d) Sorumu niçin cevaplamadın?

6. ''İle'' sözcüğü
hangi cümlede bağlaç görevindedir?

a) Çatal ile et kesilmez.

b) Acele ile işe
başlanmaz.
c) Kardeşim ile annem çarşıya çıkmışlar.
d)
Yolu ile yaptığın iş yormaz.

7. Aşağıdaki cümlelerden
hangisinin sonuna ünlem işareti (!) konulmalıydı?

a) Güneş
açtı b) Bunu da götürelim
c)
Pencere açılmıyor d) Buraya gelsene sen

8.
Hangi cümlede zarf yoktur?

a) Uzun uzun konuştuk.
b) Güzel güzel anlatmış.
c) Güzel tatildi.
d) Çok yoruldum, artık oturalım.

9. ''Sessizce dışarı
çıktık.'' tümcesinin ilk iki sözcüğü ne çeşit zarflar­dır?


a) Durum ve yer zarfları b) Yer ve soru zarfları
c) Hal
ve azlık-çokluk zarfları d) Yer ve miktar zarfları

10.
''Zor'' sözcüğü hangi cümlede zarf olarak kullanılmıştır?


a) Zoru başardım. b) Zor işler peşindesin.
c)
Sınavı zor kazanırsın. d) Çok zor soruydu.

11.
''Şimdi daha çok istiyorum onu.'' cümlesinde aşağıdaki sözcük
çeşitlerin­den hangisi yoktur?

a) Zamir b)
Edat c) Zarf d) Çekimli fiil

12.
Aşağıdaki tümcelerden hangisinde bağlaç yoktur?

a) Ya sen getir,
ya da başkasıyla gönder.
b) Koştun ama yetişmeyi
başaramadın.
c) Çarşı ile pazarı dolaşmaktan yoruldum.
d)
Baltası ile ormana daldı.

13. ''Aferin!'' ünlemi, hangi
seçenekte sitem belirtmektedir?

a) Aferin! Hemen gidip aldın.

b) Aferin! Sonunda gelebildin.
c)
Aferin! Çok iyi çalışmışsın.
d) Aferin!
En çabuk sen bitirdin.

14. ''Ah!'' ünlemi hangi seçenekte bir
özlemi dile getirmektedir?

a) Ah, bir tatil gelse!
b) Ah, ne
yazık oldu!
c) Ah kafam!
d) Ah yavrum, sözümü neden dinlemedin
sanki!

15. Aşağıdaki cümlelerden hangisindeki ''ki'' bağlaç
olmasına rağmen bitişik yazılmıştır?

a) Bir an sandımki dünya
başıma yıkıldı.
b) Onu değil yanındakini alayım.
c) Orada
oturmuyorum, karşıdaki sokakta oturuyorum.
d) Kitabı Ayşe'ninki
sanmıştım.

TEST NO: 19
KONU: ZARF, EDAT, BAĞLAÇ, ÜNLEM (2)

1.
Aşağıdaki cümlelerden hangisinde bir sıfata üstünlük derecesi
kazandıran bir zarf bulunmaktadır?

a) Oraya kadar boşuna
gitmişsiniz.
b) Bundan daha kötü bir yemek düşünemiyorum.
c)
Onları üzmekten pek çekinirim.
d) Eski kitapları getirmem onu da çok
sevindirdi.

2. ''Biraz'' kelimesi aşağıdaki cümlelerden
hangisinde zarf değildir?

a) Arada biraz dinlenebildik.

b) O musluk tamirinden biraz anlar.
c) Sana
biraz para verebilirim.
d) Sanırım biraz gecikecekler.

3.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağlaç olan ''de'' yanlış
yazılmıştır?

a) Sadece ceket almadı, gömlekte aldı.
b)
Mobilyacıdan dolap da istenmişti.
c) Ben de cevabı bilmiyorum.
d)
Aynı zamanda uçar da.

4. Aşağıdaki ''mi''lerden hangisi
diğerlerinden farklıdır?

a) O dersini bitirdi mi gideriz.
b) Çok mu çalıştın bugün
c) Bildi mi sorulan soruları
d) O bize yarın mı gelecek

5. ''Öyle sanıyorum ki, bu
sınav kolay gelecek.''

Yukarıdaki cümlede yer alan zarflar hangi
seçenekte tam olarak ve­rilmiştir?

a) öyle, kolay
b) öyle, ki
c) Bu, kolay
d) öyle, ki, kolay

6. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde
''Annem bugün ona birdenbire si­nirlenmiş.'' cümlesindeki zarf çeşitleri
vardır?

a) Yarın size ne söyleyecek?
b) Babam, şimdi kitabını
okuyor.
c) Dişlerimi, her yemekten sonra fırçalarım.
d)
Sabahleyin haberleri sevinerek okudu.

7. Aşağıdaki
cümlelerden hangisine soru anlamını bir zarf vermektedir?


a) Kitapları niçin getirdin? b) Bu kalemlerin hangisini
istersin?
c) Salona neyi taşıyalım? d) Doğruyu kime
söyledin?

8. ''İle'' sözcüğü hangi cümlede bağlaç
görevindedir?

a) Çanak ile süt içilmez. b)
Araba ile dağa gidemeyiz.
c) Yolu ile yaptığın iş yormaz. d)
Burak ile Tolga oraya gitmezler.

9. Aşağıdaki cümlelerden
hangisinin sonuna ünlem işareti (!) konulma­lıydı?

a)
Ağaçlar çiçek açtı b) Onu da alalım
c) Pencere
kapanmıyor d) Buraya baksana sen

10. ''Havalar,
yazın bile şimdiki kadar sıcak olmadı.'' cümlesinde altı çi­zili
sözcüklerin çeşidi sırasıyla nedir?

a) zarf-edat-edat
b) zarf-zarf-edat
c) edat-edat-zarf
d) edat-zarf-edat

11. Hangi cümlede farklı bir zarf
çeşidi kullanılmıştır?

a) Hızlı hızlı yürüdüler.
b) Güzel oynadık.
c) Dışarı çıktılar. d)
Uzun konuştular.

12. ''Aniden içeri girdiler.'' tümcesinde ne
çeşit zarflar kullanılmıştır?

a) Durum ve yer zarfları
b) Yer ve soru zarfları
c) Hal ve azlık-çokluk zarfları
d) Yer ve miktar zarfları

13. ''Rahat'' sözcüğü hangi cümlede
zarf olarak kullanılmıştır?

a) Rahatı herkes sever.

b) Rahat iş arıyorsun.
c) Çok rahat koltuktu.
d)
Böyle çalışırsan sınavı rahat kazanırsın.

14. Aşağıdaki
tümcelerden hangisinde bağlaç yoktur?

a) Ya bana getir, ya da
sende kalsın.
b) Konuştum ama ikna edemedim.
c) Elimde çanta ile
sokaklarda dolaşmaktan yoruldum.
d) Bıçak ile çatal kullanmayı
öğrenemedi.

15. Aşağıdaki cümlelerden hangisindeki ''ki''
bağlaç olmasına rağmen bitişik yazılmıştır?

a) Belki biz de
gelebiliriz.
b) Sınıfta görmedim, dışarıdaki merdivende gördüm.
c)
Defteri Buket'inkiyle karıştırdım.
d) Öyle bir soru sorduki
şaşırdım.

Edatlar (İlgeçler) : Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar
arasında anlam ilgisi kurmaya yarayan sözcüklere edat denir. Edatların
tek başlarına anlamları olmadığı gibi, tek başlarına görevleri de
yoktur. Ancak diğer sözcüklerle birlikte cümle içinde görev kazanırlar.

Dilimizde
kullanılan başlıca edatlar şunlardır : Gibi, kadar, sanki, için, ile,
-den dolayı, -den ötürü, -den beri, -mek üzere, -e karşın, -e doğru, -e
değin, denli, bile, -den öte, -den sonra, -den önce.

Başlıca
Edatlar ve Farklı Kullanımları :

İle : Ek biçiminde de
yazılabilen bu edatla oluşturulan edat öbeklerinin başlıca kullanımları
şunlardır :

¨ İşin, eylemin, hangi araçla (vasıtayla)
yapılacağını, yapıldığını bildirebilir. Örnek :

İstanbul’ uçakla
gideceğim.

Edat tümleci

¨ İşin, eylemin kimle
yapıldığını, yapılacağını bildirebilir. Örnek :

Bu oyuncağı
küçük kardeşimle yaptım.

Edat tümleci

¨ İşin, eylemin
nasıl yapıldığını, yapılacağını bildirerek durum zarfı olabilir. Örnek :

Çocuk,
büyük bir sevinçle yanıma geldi.

Durum Zarfı

¨ İşin,
eylemin nedenini bildirerek edat tümleci olabilir. Örnek :

Arabanın
devrilmesiyle yol trafiğe kapandı.

Edat tümleci

¨ İki
cümle arasında bağlaç görevi üstlenebilir. Örnek :

Çok
yorgundum; bu nedenle senin işini takip edemedim.

Bağlaç

Gibi
: Bu edatla kurulan edat öbekleri şu görev ve anlamlarla karşımıza
çıkarlar :

¨ Benzetme ilgisiyle durum zarfı, sıfat, sıfatın
zarfı, zarfın zarfı ya da ek-eylem alarak bir ad cümlesinin yüklemi
olabilirler. Örnek : Bu şato gibi ev kimin? (sıfat)

Çocuklar gibi
sevindi kadıncağız. (durum zarfı)

Nermin gibi güzel bir kızım
var benim de. (sıfatın zarfı)

Küçük kızım dün hasta gibiydi.
(yüklem)

¨ Bazı durumlarda ölçü (nicelik) yönüyle karşılaştırma
yapar. Örnek :

Senin gibi bencil birini görmedim.

Ayşe,
Ali gibi çalışkandır.

¨ Cümleye, olabilirlik, kuşku anlamı da
katar. Örnek :

Bugünlerde görüşmüyoruz, işleri bozuldu gibi.

Ayşe
bugün ağlamış gibi.

¨ Bazı kullanımlarda cümleye tam değil de
tam olmaya yakın, yaklaşık olma anlamı katar. Örnek : Yemek pişti gibi.

Kış
geldi gibi.

Kadar : Bazı kullanımlarda kadar edatı sözcükler ve
kavramlar arasında benzetme ilgisi kurar. Örnek : Senin bugün cennet
kadar vatanın var.

İnsan kadar acımasız varlık yoktur.

Cümleye
civarında, dolayında anlamı katar. Örnek : Onu bir saat kadar bekledim.

İki
kilo kadar aldım

Bazı cümlelerde, dek değin ilgeçlerinin
anlamını karşılar, bitiş ilgisi kurar. Örnek :

Sabaha kadar
yağmur yağdı.

İstanbul’a kadar otobüsle gittim.

Bu ilgeç
bazı cümlelere ölçüsünde, derecesinde anlamı katar. Örnek :

Gücümün
yettiği kadar çalışacağım.

Karşı : Bir ada yönelik kullanılırsa
sıfat olur. Örnek : Karşı görüş, Karşı taraf

¨ Ad olarak
kullanılır. Örnek : Buradan karşı güzel görünüyor.

Bir sandal
kiralayıp karşıya geçti.

¨ Ad olarak kullanıldıklarında,
belirtili ad tamlamalarında tamlayan ya da tamlanan olur. Örnek : Okulun
karşısında boş bir arsa var.

Tamlanan

Karşının döneri
daha güzel.

Tamlayan

¨ “-e karşı” biçimindeki kullanımları
edattır. Edat tümleci kurar. Örnek :

Küçüklerin büyüklerine
karşı saygılı olması gerekir.

Bu söze karşı ne denir?

¨
“-e karşı” edatı, zaman anlamlı sözcüklere geldiğinde zarf tümleci
kurar. Örnek :

Sabaha karşı bir fırtına koptu.

Zarf
tümleci

¨ “Karşı” sözcüğü, ikileme kurar, eylemleri eylemsileri
durum anlamıyla sınıflandırarak zarf olur. Örnek : Toplantıda onunla
karşı karşıya oturduk.

¨ Deyim biçiminde eylem öbekleri kurar.
Örnek : Karşı çıkmak, karşı gelmek

İçin : Bazı cümlelerde,
sözcükler ve kavramlar arasında neden-sonuç ilgisi kurar. Bu kullanımda
“-den” ekiyle anlamca özdeştir. Örnek :

Ders çalışmadığı için
sınıfta kaldı. (Ders çalışmadığından)

Hava soğuk olduğu için
dışarı çıkmadım. (soğuk olduğundan)

¨ Bazı cümlelere amacıyla,
maksadıyla anlamı katıp amaç-sonuç ilgisi kurar. Örnek :

Seni
görmek için buraya geldim. (Gelmesinin amacı görmek)

Koşu yapmak
için spor ayakkabısını giydi. ( Ayakkabıyı giymesinin amacı koşu
yapmaktı.)

¨ Kimi kullanımlarda cümleye hakkında, konusunda
anlamı katar. Örnek :

Senin için sözüne fazla güvenilmez
diyorlar.

Babam için çabuk iyileşir diyorlar.

¨ Bazı
cümlelere özgüleme anlamı katar. Örnek : Bu kitapları senin için aldım.

Akşamki
oyun için bilet aldık.

¨ Kimi kullanımlarda “sahip olmak adına,
uğruna” anlamı katar. Örnek :

Dedelerimiz bu vatan için canlarını
feda etmişler.

¨ Cümleye “karşılık” anlamını katarak edat
tümleci olabilir. Örnek :

Bu eski kitap için tam on milyon
ödedim.

Edat tümleci

Üzere : Bazı durumlarda için edatıyla
özdeş olup, cümleye amacıyla, maksadıyla anlamı katar. Örnek : Mektubu
sana göndermek üzere yazmıştım.

Tatile gitmek üzere çantamı
hazırladım.

¨ Bazı cümlelere şartıyla, koşuluyla anlamı katar.
Örnek :

Kitabı yarın getirmek üzere aldı.

Bir hafta
sonra ödemek üzere ondan para istedim.

¨ “Üzere” edatının, tam
değil de tam olmaya yakınlık, yaklaşık olma anlamı da vardır. Örnek:
Arkadaşım gelmek üzere.

Yağmur dinmek üzere.

Yalnız-Ancak :
Bir ada yönelik kullanılırsa, sıfat olur. Örnek : Yalnız adam, yalnız
kişi

¨ Bir eylemi ya da eylemsiyi nitelemesi halinde, belirteç
olur. Örnek :

Bu kadar yolu yalnız gelmiş. (Nasıl gelirdi?
Yalnız)

Beni yalnız bırakıp gitti. (nasıl bırakıp? Yalnız)

¨
İki cümleyi birbirine bağlaması halinde, ama, fakat bağlaçlarının
görevini üstlenir. Örnek:

Bu işi yaparım, yalnız paramı peşim
isterim.

Ben de gelirim, yalnız bugün çok işim var.

¨ Edat
olması halinde cümleye “sadece, tek, bir tek gibi” anlamlar katar.
Örnek :

Aradığınız kitabı yalnız burada bulabilirsiniz.

Bu
sandık yalnız bu anahtarla açılır.

ANCAK : Bu edat ötekilerin
aksine, kendinden önceki sözcük veya sözle değil, kendinden sonraki
sözcük veya sözle öbekleşir ve cümleye “tek, bir tek” anlamlarını katar.
Bu yüzden de edat olan “ancak” sözcüğünü bağlaç veya zarf olarak
karşımıza çıkan “ancak” sözcüklerinden ayırmak çok kolaydır. Örnek :

Bu
sorunu ancak Ahmet Bey çözebilir. (edat)

Çok aradım; ancak (ama)
istediğim gibi bir ev bulamadım. (bağlaç)

Bu kömür bize iki ay
ancak (zor) yeter. (zarf)

Görevlerine Göre Edatlar :

¨
Addan önce gelerek, sıfat öbeği halinde bir sıfat tamlamasının tamlayanı
olabilirler.

Örnek : O mağazada bedenime göre elbise bulamadım.

Tamlayan

Onun
gibi insan az bulunur bu dünyada.

Tamlayan

¨ Sıfattan
önce gelerek, söz konusu sıfatın zarfı olabilirler. Örnek :

Bu
kadar soğuk bir insan görmedim.


Zarf Sıfat

¨ Zarftan önce gelerek, söz konusu zarfın zarfı
olabilirler. Örnek :

Onun kadar şık giyinmek istiyorum ben de.

¨
Eylemden veya eylemsiden önce gelerek bir temel ya da yan cümlenin,
durum, zaman, koşul, yer-yön ve azlık-çokluk bildiren zarf tümleci
olabilirler. Örnek :

Çocuklar gibi ağladık hepimiz. (temel
cümlenin durum zarfı)

Çocuklar gibi ağlamamıza herkes güldü. (yan
cümlenin durum zarfı)

Düne kadar onu tanımıyordum. (temel
cümlenin zaman zarfı)

Düne kadar onu tanıdığımı söyleyemem. (yan
cümlenin zaman zarfı)

Tekrar görüşmek üzere toplantıya bir saat
ara verdik. (temel cümlenin koşul zarfı)

O dakika kadar
bekleyebilir misin beni? (temel cümlenin azlık-çokluk zarfı)

On
dakika kadar beklemen gerekiyor beni. (yan cümlenin azlık-çokluk zarfı)

Bahçe
kapısına doğru hızlı hızlı yürüdüm. (temel cümlenin yer-yön zarfı)

Bahçe
kapısına doğru yürümek istedim. (yan cümlenin yer-yön zarfı)

¨
Ek-eylem alarak bir ad cümlesinin yüklemi olabilirler. Örnek :

Onun
boyuda senin boyun kadardı.

¨ Özne olabilirler. Örnek : Bu
kadarı yeter bana.

¨ Hal eklerini alarak cümlenin belirtili
nesnesi, dolaylı tümleci olabilirler. Bu kullanımlarında edatın
adlaştığı söylenebilir. Örnek: Onun gibisini asla bulmazsın. (belirtili
nesne)

Onun gibisine her şeyimi veririm. (dolaylı tümleç)

¨
Amaç, araç, sebep ve kişiye görelik bildirdiklerinde ya da hakkında,
uğrunda, karşılık anlamlarıyla kullanıldıklarında edat tümleci olurlar.
Örnek :

Bulaşıkları yıkamak için biraz su ısıttım. (amaç)

Geciktiğim
için özür diledim ondan. (temel cümlenin sebep zarfı)

Geciktiğim
için özür dilemem gerekiyor ondan. (yan cümlenin sebep zarfı)

Mektuplarını
dolmakalem ile yazmalısı. (araç)

Babama göre asıl suçlu bu adam
değilmiş. (görelik)

Akşamki tiyatroya kardeşimle gideceğim.
(birliktelik)

Ömer bey için iyi şeyler söylemiyorlar. (hakkında)

Bu
vatan için canımı seve seve veririm. (uğrunda)

Banka borçları
için evini ipotek etmiş. (karşılık)

Bağlaçlar: Eş görevleri
sözcükleri, sözcük öbeklerini, cümleleri birbirine bağlayan sözcük
türlerine bağlaç denir. Bağlaçların üç görevi vardır :

¨ Eş
görevli sözcükleri birbirine bağlar.

¨ Sözcük öbeklerini
birbirine bağlar.

¨ Cümleleri birbirine bağlar.

Dilimizde
sık kullanılan başlıca bağlaçlar şunlardır : Ve, veya, ya da, ile,
yahut, veyahut, de(da), ki, fakat, ama, meğer, zira, madem, mademki,
oysa, oysaki, halbuki, yeter ki, ancak, yalnız, nitekim, üstelik,
örneğin, gerek. gerek, ister ister, ne ne, hem hem vb.

Başlıca
Bağlaçlar ve Farklı Kullanımları :

İle : Yalnızca eş görevli
sözcük veya sözcük öbeklerini birbirine bağlar; cümleleri birbirine
bağlayamaz. Edat olan “ile” ve bağlaç olan “ile” yi birbirine
karıştırmayınız ve bağlaç olan “ile” nin de ek biçiminde
yazılabileceğini unutmayınız. Bağlaç olan “ile” yi edat olan olan “ile”
den ayırmak için, “ile” nin yerine “ve” sözcüğünü kullanmayı deneyin.
“ile” bağlaç olarak kullanılmışsa, yerine “ve” bağlacını rahatlıkla
kullanabilirsiniz. Örnek :

Bu dergi ile şu kitabı çekmeceye koy.


Masalarla sandalyelere dokunmayın.

Annemle babam tatile
gitti.

De (da) : Görev ve anlamları :

a) Cümleleri
birbirine bağlamada kullanılır. Örnek :

Gökten ne yağdı da yer
kabul etmedi.

Buraya kadar gelmiş de bize uğramamış.

b) Eş
görevli sözcükleri birbirine bağlamada kullanılır. Örnek :

Seni
de onu da işe alıyoruz.

c) Bu bağlaç, bazı kullanımlarda
cümleye, azarlama, korkutma, direnme, umutsuzluk, alaya alma ve
küçümseme anlamları katar. Örnek :

Lafını bil de öyle konuş.
(Azarlama)

Geleceği varsa göreceği de var. (Korkutma)

Adam
gitmem de gitmem diye tutturdu. (Direnme)

Büyüyecek de adam
olacak da bize bakacak. (Küçümseme, umutsuzluk)

Hava güzel olacak
da pikniğe gideceğiz. (umutsuzluk)

d) Bazı kullanımlarda
düşüncenin sürdüğünü gösterir. Örnek : Çantamı unutmuşum da.

e)
Soru ekleriyle birlikte kullanıldığında, şaşkınlık bildirir, sözün
anlamını güçlendirir. Örnek: O da mı gelecek?

f) İkileme kurarak
sözün anlamını pekiştirir. Örnek : Ev de ev, görülmeye değer.

g)
Bazı kullanımlarda koşul ilgisi kurar. Örnek : Dinledi de anladı.

h)
İki yargıyı birbirine bağlarken, birinci yargıya olumsuzluk anlamı
katar. Örnek: Anllatın da anlamadık mı?

Ki : İki cümleyi, koşul,
sebep-sonuç, amaç-sonuç, zaman, açıklama, yorum, ilgilerinden biriyle
bağlayan bu bağlacın özne görevindeki bir ad ya da zamiri vurgulaması da
mümkündür. “ki” bağlacının bir eksiltili cümlenin sonunda yer almasına
da sık rastlanır. Örnek : Okula erken git ki dersi kaçırmayasın! (Koşul)

Çalışmadı
ki başarılı olsun. (Sebep-sonuç)

Buraya geldim ki seni göreyim.
(Amaç-sonuç)

Eve geldim ki sular akmıyor. (Zaman)

Sonunda
anlaşıldı ki beni arayan Ayşe’ymiş. (Açıklama)

O ki seni
aramıyor, sen de onu arama artık. (Özne görevindeki zamiri vurgulama)

Öyle
üzgünüm ki

Ve : Çok sık kullandığımız bir bağlaçtır. Girdiği
cümleye, “her ikisi” anlamını katar. Yalnızca eş görevli sözcük
öbeklerini değil, cümleleri de birbirine bağlayabilir. Örnek:

O
ve ben, en kısa zamanda görmeye geleceğiz.

(Özne görevindeki
zamirleri birbirine bağlamış)

Onu aradım ve eve davet ettim.

(İki
cümleyi birbirine bağlayarak sıralı cümle kurmuş.)

Cümleye “her
ikisi” anlamı katan öteki bağlaçlar şunlardır : Hem hem (de), gerek
gerekse., de. de. Örnek : Bu geziye hem seni hem de onu götüreceğiz.

Gerek
ondan gerekse senden çok memnunum.

Senden de ondan da bir
alacağımız kalmadı.

Veya : Cümleye “ikisinden biri” anlamı katar.
Örnek :

Seni karşılamaya Semra veya Erkan gelecek.

(Özne
görevindeki sözcükleri birbirine bağlamış.)

Cümleye ikisinden
biri anlamı katan öteki bağlaçlar şunlardır : ya da, veyahut, ya ya(da)
Örnek : Mehmet ya da (veyahut) Özgür’le sana haber gönderirim.

Gelecek
yaz tatilimi ya deniz kıyısında ya da dağda geçireceğim.

Ne ne
(de) : Biçimce olumlu anlamca olumsuz cümlelerde kullanılan bir
bağlaçtır. Kullanıldığı cümlenin yükleminin olumlu olması gerekir. Örnek
:

Ne öğretmenlerini ne de okulunu seviyor. (Okulunu da
öğretmenlerini de sevmiyor)

Bu bağlacın, karşıt kavramların
arasına girerek, cümleye “ikisinin arasında, yaklaşıklık” anlamını
katması da mümkündür. Örnek: Bugün hava ne sıcak ne soğuk.

Halbuki-Dahası-Örneğin
: Çelişik yargıları birbirlerine bağlarlar. Örnek :

Sınavı
kazanamadı, halbuki çok çalışmıştı.

Beni aramadı, oysaki
arayacağını sanmıştım.

Beni çok üzmüştün, öyleyken bile seni çok
seviyordum.

Dahası, üstelik : İlk yargıyı, pekiştirme ilgisiyle
birbirine bağlar. Örnek :

Evlendiği kız güzel, üstelik çok
zengindi.

Evlendiği kız güzel, dahası çok zengindi.

Örneğin,
Mesela, Sözgelimi : Bunları örnekleme bağlaçları olarak kabul etmek
gerekir. Bir yargıdan sonra, o yargıyla ilgili örnek verilecekse
kullanılır. Örnek : Sıfatlar varlıkları niteleyen ya da belirten
sözcüklerdir. Örneğin (sözgelimi, mesela); “güzel” sözcüğü, “Güzel
sözler söyleyerek beni kandıramazsın.” Cümlesinde bir addan önce gelerek
niteleme görevi üstlendiği için sıfat olarak kullanılmıştır.

Çünkü-Ama
:Bu bağlaç bir açıklama bağlacıdır. İki yargının arasına girerek söz
konusu yargıları sebep-sonuç açıklamasıyla birbirine bağlar. Aynı
görevle kullanılabilen öteki bağlaçlar şunlardır: Bu yüzden, bu nedenle,
bu sebeple, bundan dolayı. Örnek:

Dün seni arayamadım; çünkü
işim çoktu.

Dün işim çoktu; bu nedenle seni arayamadım.

Ama
: Biri olumlu, diğeri olumsuz yargı bildiren iki cümleyi birbirine
bağlar. Bu bağlaçla aynı görevde kullanılabilen öteki bağlaçlar
şunlardır: Ancak, yalnız, fakat, lakin, zira.

Örnek : Çok ısrar
ettim ama (fakat, ancak, lakin, zira) kararını değiştiremedim.

Bu
bağlaçların iki sıfatın arasına girmesi ya da iki yargı arasında “koşul
ilgisi” kurması a mümkündür. Örnek : Güneşli; fakat serin bir gün
geçirdik bugün.

İstediğin yere gidebilirsin; ama saat ondan önce
evde ol.

Yapıları Yönünden Bağlaçlar :

Basit Bağlaçlar :
Bunları kök halindeki bağlaçlar olarak adlandırmak da mümkündür: ve,
ile, dahi, ki, bile, çünkü. gibi.

Türemiş Bağlaçlar : Bir ya da
birden çok yapım ekiyle, anlamca ilgili olduğu bir kökten türemiş
bağlaçlardır: Üstelik, örneğin. gibi.

Birleşik Bağlaçlar : En az
iki ayrı sözcüğün zamanla kaynaşıp birleşmesiyle oluşan bağlaçlardır:
Öyleyse, veyahut. gibi.

Öbekleşmiş Bağlaçlar : Aynı yazılan en az
iki sözcüğün (sözcük öbeğinin) oluşturduğu bağlaçlardır. Bunların çoğu,
öteki bağlaçlardan farklı olarak tek başlarına da anlamlıdır: Yeter ki,
demek ki, kaldı ki, varsayalım ki, tut ki, uzun sözün kısası, ne var
ki. gibi.

Yinelemeli Bağlaçlar : Kimi bağlaçların aynı sözcüğün
tekrarıyla oluştuğu görülür. Bu bağlaçlarda bağlanan sözcük veya söz
öbeklerinden biri araya girer: Ne. ne(de), hem. hem(de), ya. ya(da)
gibi.

Ünlemler :Ünlemler, insanlığın kullandığı en ilkel
sözcüklerdir. Bunların da edat ve bağlaçlar gibi belli bir anlamları
yoktur. Öyleyken, tek başlarına kullanıldıklarında bile cümle değeri
taşırlar. Ama çoğunlukla, kendilerini açıklayan bir cümlenin başında ya
da sonunda yer alarak söz konusu cümleye belli bir duygu anlamı
katarlar.

Ünlem türündeki sözcüklerle, genellikle, belli
durumlar karşısında gösterdiğimiz anlık tepkilerimizi dile getiririz :
“Şaşırma, korkma, uyarı, sevinme, üzülme, istemeye istemeye kabul etme,
bıkkınlık, rahatlama, isteklendirme, aşırı beğenme, aşırı beğenmeme,
onaylama, sesleniş, ayıplama, alay, küçümseme, özlem, anımsama, acıma,
yakınma” yalnızca ünlem kullanarak dile getirebileceğimiz anlamların
bazılarıdır.

Ünlemleri ses ve sözcük halinde olmak üzere iki
grupta inceleyebiliriz :

Ses halinde olan ünlemler : Ses halinde
olan ünlemlerin başlıcaları şunlardır : A!(aaa!), e!(ee!), O! (Ooo!),
Of!(Off.!), Uf!, Ah!, Ha!, Hay!, Tu!, Tü!, Eh!, Ay!, Ya!, Oh!, Tüh!,
Üf!.

Örnek : O! Nereye böyle? (şaşma, şakınlık)

Ooo! Hoş
geldin Ayşeciğim. (Beklenmezlikle birlikte sevinme)

Vah zavallı
adam!. (Acıma)

Haa.! Unutmuşum yahu! (Hatırlama)

Ah, şu
insanlık! (Kızma, hoş görmeyiş)

Eh, hayırlısı neyse o olsun!
(Kabullenme)

Eee., Fazla uzun ettin! (Bıkkınlık)

Sözcük
halinde olan ünlemler : Sözcük halinde olan ünlemlerin başlıcaları
şunlardır : Aman!, Aman tanrım!, Eyvah!, Haydi!, Bravo!, Yazık!, Sakın!,
Yaşa!,Allah !, Yarabbi!, Hoppala!, Hop!, Yuh!. Örnek : Eyvah, cüzdanım
yok! (şaşkınlık, korku)

Aman, bırak gitsin! (Bıkkınlık, usanç)

Bravo!
Bravo! Büyük başarı. (Takdir etme, övme)

Hoppala, bir de bu
çıktı. (Beklenmezlik)

Sakın o odanın kapısını açmayın! (Uyarı)

Yazık
pek de gençmiş! (Üzüntü)

Tanrım, bana yardım et! (Yakarış)

BAĞLAÇLAR


Tanım


Tek başına anlamı olmayan, anlamca
birbiriyle ilgili cümleleri veya cümlede görevdeş sözcük ve söz
öbeklerini bağlamaya yarayan kelimelere bağlaç denir.
açıkçası,ama,ancak,bile,çünkü,dahi,de,ki,de..de,
demek ki,fakat,ama,gene,gerek,ha..ha,halbuki,hatta,hele
,hem..hem,ile,ister,ister..ister,kah..kah,kı sacası,nasıl
ki,mademki,ne..ne,oysa(ki),öyleyse,üstelik,ve,vey a,veyahut,ya
da,yalnız,yeter ki,ya .ya,yoksa,zira.




Özellikleri

]Edatlardan
farkı, zaten var olan anlam ilgilerine dayanarak bağ kurmasıdır.
Edatlar ise yeni anlam ilgileri kurarlar.

]Bağlaçların yerine
noktalama işaretleri kullanılabilir.

]Bağlaçlar cümleden
çıkarılınca anlam bozulmaz, ama daralabilir. Bağlaçlar (ile hariç)
önceki ve sonraki kelimeden ayrı yazılır. Bitişik yazılanlar bağlaç
değil, ektir.

Eve gittim, fakat onu bulamadım. (bağlaç)
Konuşmak
üzere ayağa kalktı. (edat)
Sözlüden yine zayıf almış. (zarf)
Ben
de seninle geleceğim. (bağlaç)
Evde rahat çalışamadı. (çekim eki)
Sözde
Ermeni soy kırımı (yapım eki)
Sen ki hep çalışmamı isterdin.
(bağlaç)


BAĞLAÇ ÇEŞİTLERİ


a. Sıralama Bağlaçları


“ve”


Cümleleri,
anlam ve görev bakımından benzer veya aynı olan kelimeleri, sözleri ve
öğeleri birbirine bağlar.

Duygu ve düşünce bir olmalıdır.
özneleri
Köyünü, yaşlı dedesini ve ninesini özlemişti. nesneleri
Bana
baktı ve güldü. cümleleri
Aylarca ve yıllarca sustu. benzer
kelimeleri
Binlerce yerli ve yabancı turist geldi. sıfatları

]
“ve” bağlacı yerine virgül veya “-ip”, “-erek” zarf-fiil ekleri de
kullanılabilir:

Masaya yaklaştı ve kitabı aldı.
Masaya
yaklaştı, kitabı aldı.
Masaya yaklaşıp kitabı aldı.
Masaya
yaklaşarak kitabı aldı.

Not: “ve” bağlacından önce noktalama
işareti kullanılmaz, bu bağlaçla cümle başlamaz. Çağdaş şiirde söze etki
ve çekicilik katmak için kullanılmaktadır, ama doğru değildir.
“ve”
bağlacı yerine & işaretini kullanmak son derece yozlaştırıcıdır.

“ile,
-le”


“ve” ile görevleri aynı olmasına rağmen her zaman
birbirinin yerine kullanılamazlar. “ile”nin kullanım alanı daha dardır.
“ile”
cümleleri birbirine bağlamaz; sadece aynı görevdeki kelimeleri bağlar.

Duygu
ile düşünce bir olmalıdır.
Yaşlı dedesi ile ninesini özlemişti.
Edebiyatımızda
en çok eser verilen türler şiir ile romandır

Not: Edat olarak
kullanılan ve zarf yapan “ile”den farklıdır.

Mehmet ile Ali
sinemaya gittiler. (bağlaç)
Mehmet, Ali’yle sinemaya gitti. (edat)
Mehmet
heyecanla yerinden kalktı. (edat)

b. Eşdeğerlik Bağlaçları


“ya
da, veya, yahut, veyahut”


Aynı değerde olup da birinin
tercih edilmesi gereken iki seçenek arasında kullanılırlar.

Biriniz
gideceksiniz: Sen ya da kardeşin.
Bisiklet veya motosiklet alacağım.
Sen,
ben veya başkası.
Sen olmasan yahut (veyahut) seni görmesem
dayanamam.

c. Karşılaştırma Bağlaçları


“ya..ya”


İki
seçenek sunulduğunda kullanılır.
Bunlar birbirinin zıttı olabilir
Biri
yapılmadığında diğerinin yapılması gerekebilir.

Ya beni de götür
ya sen de gitme.
Ya gel ya gelme.
Ya bu deveyi güdeceksin, ya bu
diyardan gideceksin

“hem..hem (de)”


Her ikisi de
geçerli olan iki durumu anlatır. Bunlar zıt da olabilir, eşdeğer da.

Hem
çalışmıyor hem (de) yakınıyorsun.
Hem kitap okuyor hem de müzik
dinliyor. Aynı anda

“ne..ne (de)”


]Aynı görevdeki
kelimeleri, kelime gruplarını ve öğeleri birbirine bağlar.

Ne şiş
yansın ne kebap. özneleri
Gönül ne kahve ister ne kahvehane.
nesneleri
Ne İzmir’e gitmiş ve Bursa’ya. dolaylı tümleçleri

]Cümleleri
de birbirine bağlar:

Üç yıldır ne bir telefon açtı, ne de bir
mektup yazdı.
Onu ne gördüm ne de tanıdım.
Ne aradı ne (de) sordu.



Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur.

]Cümleleri
-yapı bakımından olumlu oldukları hâlde- olumsuz yapar. Yüklem olumlu
durumdadır.

Ne kendi rahatsız oldu ne de halkı huzursuz etti.
(kendisi rahatsız olmadı, halkı da huzursuz etmedi)

Yüklem
olumsuz çekimlenirse anlatım bozukluğu meydana gelir.

Ne çay ne
kahve içmedi.→ “Ne çay içti ne kahve” olmalıydı.

] Zıt anlamlı
iki sıfatla birlikte kullanılarak onların arasında bir durum ifade eder.

Dışarıdaki
hava ne soğuk ne sıcak.
Yaptığı işe ne kolay ne de zor denebilir.

Not:
“Ne zor, ne acı günler yaşadık” örneğinde “ne zor” ve “ne acı” sözleri
ayrı ayrı da (biri olmadan) kullanılabileceği için buradaki “ne”ler
bağlaç oluşturmaz.

“de..de, gerek..gerek, olsun..olsun,
kâh..kâh, ha..ha”


Öğeleri ya da cümleleri birbirine
bağlarlar.

Öğretmeni de arkadaşları da onu çok merak ettiler.
özneleri bağlamış.
Annesini de babasına da özlemişti. nesneleri
bağlamış.
Tatil boyunca dinlenmiş de gezmiş de. yüklemleri bağlamış.
İzmir’e
de Aydın’a da uğrayacağız. dolaylı tümleçleri
Fizikten de anlamam
kimyadan da.
Gerek sen gerek(se) o, güzel çalıştınız.
Gerek baba
gerek anne tarafından bir akrabalıkları yok.
Ali olsun, Ahmet olsun,
ikisi de çalışkan ve zekîdirler.
Kâh yıkılıyor, kâh kalkıyor, ama
yılmıyor.
Ha Ali ha Veli, ne fark eder?
d. Karşıtlık BağlaçlarI

“ama,
fakat, lâkin, yalnız, ancak, ne var ki, ne yazık ki”


“ama,
fakat, lâkin” aynı anlamlı bağlaçlardır. “yalnız, ancak, ne var ki, ne
yazık ki” de bunlara yakın bağlaçlardır.

]“ama, fakat, lâkin,
yalnız, ancak, ne var ki, ne yazık ki” bağlaçları, aralarında zıtlık
bulunan iki ayrı ifadeyi, cümleyi birbirine bağlar.

Çok tembeldi,
ama başarılı oldu.
Hızlı yürüdü, ancak yetişemedi.
Hava
nemliydi, fakat yağmur yağmıyordu.
Bunları götür, yalnız diğerlerini
getirmeyi unutma.

Not: Bir cümle bu bağlaçlardan biriyle
başlayabilir. Bu durumda bu bağlaçlar iki bağımsız cümleyi birbirine
bağlamış olur.

Ne var ki sanatçıyı bu yüzden eleştirmek doğru
olmaz.

] “ne yazık ki” bağlacı çok kötü ve acı sonları bildirir.

İnsanlara
hep vefa gösterdi; ne yazık ki kendisi onlardan vefa görmedi.

]
“ne var ki” bağlacı çaresizlik ifade eder.

En yüce duyguların
tohumları ekildi; ne var ki dünya, insanları kendisine benzetmişti.

]“ama,
fakat, lâkin, yalnız, ancak”, neden, şart, uyarma bildirir

Arkadaşının
kalbini kırdı, ama çok pişman oldu.
] Sadece “ama” bağlacı
pekiştirme anlamı katar.
Güzel, ama çok güzel eserler bırakmış
atalarımız.

]Yine sadece “ama”, cümle sonunda, dikkat çekmek için
kullanılır.

Bak kızarım ama!
Böyle söylersen darılırım ama!

“hiç
olmazsa” ve “hiç değilse”


Çarşıdan elimiz boş döndük. Hiç
olmazsa iki kaset alsaydık.

“oysa, oysaki, hâlbuki”


Aralarında
zıtlık, aykırılık bulunan iki cümleyi “tersine olarak, -dİğİ hâlde”
anlamlarıyla birbirine bağlar.

Onu özledim, oysa gideli çok
olmadı.
Gelemeyeceğini söyledi, hâlbuki vakti vardı.

Not: Bu
bağlaçlar anlam bakımından zıt olmayan cümleler arasında kullanılırsa
anlatım bozukluğuna yol açar.

Her zaman birinciydi, oysa çok
çalışırdı. (anlatım bozuk)


e. Gerekçe Bağlaçları


“çünkü”

“Şundan
dolayı, şu sebeple” anlamlarına gelir.
Neden bildirir.
Eve
gittim, çünkü babam çağırmıştı.
Otobüse yetişemedik; çünkü evden geç
çıkmıştık.

“madem(ki)”

Madem gelecektin, haber verseydin.

“zira”

“çünkü”
anlamında kullanılır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Zarf - edat - bağlaç - ünlem
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Online-Bilgi Yardımı :: Eğitim-Öğretim :: Türkçe-
Buraya geçin: