Online-Bilgi Yardımı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Online-Bilgi Yardımı

Online-Bilgi | Uzun Soluklu Paylaşım
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Pıhtılaşma Mekanizması

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Teorim
Forum Admin
Teorim


Mesaj Sayısı : 540
Kayıt tarihi : 02/04/10
Nerden : Türkiye

Pıhtılaşma Mekanizması Empty
MesajKonu: Pıhtılaşma Mekanizması   Pıhtılaşma Mekanizması Icon_minitimeÇarş. Mayıs 19, 2010 2:21 pm

Pıhtılaşma Mekanizması
Bir yerinizi yaraladığınızda, yaralanan yerde
gerçekleşen işlemlerin farkında bile olmazsınız. Oradan akan kanın bir
süre sonra duracağından ve birkaç hafta içinde yaranın tamamen kapanıp
ortadan kaybolacağından eminsinizdir. Kanamanın durması ve yaranın
kapanması için sizin pek birşey yapmanıza gerek yoktur. Zaten kan eğer
bunu kendi kendine yapmazsa, bu akışı durdurup yaranın kapanmasını
sağlayacak başka bir yolunuz da yoktur. Çünkü bunu ancak kanda bulunan
ve pıhtılaşmayı sağlayan 40 tane faktör ile yapmak mümkündür.

Bir
yeriniz yaralandığında sizin yapabileceğiniz tek şey beklemektir. Yara
açılır, bir iki hafta içinde cildiniz sanki orada daha önce bir kesik
olmamış gibi hiçbir iz kalmadan eski pürüzsüz haline döner. Böyle
olacağından eminsinizdir. Oysa o süre sırasında gerçekleşen işlemlerden
çoğunlukla haberiniz bile yoktur. Kanın pıhtılaşması sırasında belli bir
sıra izlenerek birçok mekanizma devreye girer. Kanda ve dokularda
pıhtılaşmayı başlatan, hızlandıran ve sona erdiren 40'tan fazla faktör
bulunur. Bu faktörlerin bir özelliği, sıra ile devreye girmeleri,
birbirlerinden daha önce çalışmamalarıdır. Bu çok önemlidir.
Pıhtılaşmanın vücutta çok kontrollü bir şekilde olması gerekir.
Engelleyici faktörlerle hızlandırıcı faktörlerin dengesi çok önemlidir.
Tüm mekanizmalar, adeta kendi sırasını ve miktarını bilerek hareket
ederler.

İnsan Yaralandığında Vücudunda Neler Yaşanır?

Daha
önce de belirttiğimiz gibi kanda ve dokularda pıhtılaşmanın meydana
gelmesini sağlayan 40'tan fazla madde bulunur. Bunların bir kısmı
pıhtılaşmayı başlatır, bir kısmı hızlandırır, bir kısmı da pıhtılaşmayı
sona erdirir. Kanın pıhtılaşması, pıhtılaşmayı hızlandıran faktörler ile
pıhtılaşmayı engelleyen faktörler arasındaki dengeye bağlıdır. Normal
şartlarda, pıhtılaşmayı engelleyen faktörlerin, hızlandıranlardan daha
çok olması gerekmektedir. Böylelikle bedende kontrolsüz bir pıhtılaşma
durumu söz konusu olmaz. Hızlandırıcı faktörün engelleyici faktörden
daha fazla olduğu tek an, bir damarın zedelenme anıdır. (Arthur C.
Guyton, Tıbbi Fizyoloji, 7. Baskı, Nobel Tıp Kitabevi, 1986, sf. 115)

Damar
zedelendiğinde vücutta oldukça yoğun bir hareketlenme başlar.

Birkaç
saniye sonra vücuttaki tüm sinirler ve tamir sistemleri uyarılmıştır.

Pıhtılaşma
mekanizmaları, kaybedilen kan miktarını azaltmıştır.

Yaranın
bulunduğu yerde salgılanan kimyevi maddeler, herhangi bir enfeksiyona
karşı akyuvarları harekete geçirmiştir.

Eğer oluşan yara çok
büyükse, alarma geçen beyin ve iç salgı bezleri, kana kimyevi madde ve
hormon ordusu salgılayarak bozulan vücut faaliyetlerini düzenlemeye
çalışırlar. Bu, Yüce Allah'ın bedenimizde yarattığı olağanüstü bir
kontrol mekanizmasıdır.

Hayati Öneme Sahip Bir Süre: 30 Saniye…

Ağır
tahribatlarda büyük önlemler alınması ve açılan yarada pıhtılaşma
işleminin hemen başlaması gerekmektedir. Bunu sağlamak için olağanüstü
hızda bir iletişim sistemi şarttır. Sinirlerin beyne, tahribatın
sınırları hakkında bilgi göndermesinin ardından sadece 50 milisaniye
geçmiştir. Bu, gerçekten de baş döndürücü bir hızdır. Kişi, belki de,
henüz bedeninde bir yara açıldığının bile farkında değildir.

Eğer
kanama durdurulmazsa, vücuttaki kan basıncının düşmesi ve sıvı
miktarının azalması, başta beyin olmak üzere tüm vücut organlarına zarar
verecektir. Kan kaybı nedeniyle beyin fonksiyonları durduğunda, önce
baygınlık, yaklaşık 30 saniye içinde de şuur kaybı meydana gelir.
Ardından normal bir kan basıncı ile çalışabilen böbrekler, kan
basıncının düşmesi sonucunda işlevlerini yerine getirememeye başlarlar.
İşte bu nedenle kanamanın hemen durması çok önemlidir.

İlk
önlemler ise hayatidir. Damarın kesilmesinden sonraki iki saniye içinde
damarın duvarı ani bir spazm ile yani bir refleks hareketi ile kasılır.
Kalın duvarlara sahip olan atardamar ise başka bir önlem alır ve
otomatik olarak kapanarak vücuda kan akışını en aza indirmeye başlar.
Damarda kanama ne kadar fazlaysa, spazm da o kadar çok olur. Söz konusu
refleks hareketi, 20-30 dakika kadar sürebilir. Bu önlemin ardından
trombositler devreye girer. Kanama çok yoğun ise 10-15 saniye içinde,
kanama yoğun değilse 1 veya 2 dakika içinde trombosit pıhtısı meydana
gelir ve kan akışı büyük ölçüde durdurulur.

Artık yaranın tamamen
kapanması ve vücut fonksiyonlarının eskisi gibi devam etmesi
gerekmektedir. Bu nedenle bu noktada devreye pıhtılaşma mekanizması
girer.

Ek Bilgi:

Bir Arada Çalışan 40 Faktör

Kanda pıhtılaşmaya etki eden 40
faktörü tek bir yazıda detaylı olarak incelememiz imkansızdır. Bu
nedenle, pıhtılaşma sisteminin sadece ana elemanlarını tanıtmak yerinde
olacaktır.

Fibrinojen, pıhtılaşma mekanizmasının en önemli
elemanlarındandır ve pıhtı malzemesinin kandaki durağan halidir. Tuzun
suda erimesi gibi, o da plazma içinde erimiş durumdadır. Vücutta
herhangi bir yara oluşana kadar, son derece sakin bir şekilde dolaşır
durur.

Vücutta bir yara meydana geldiğinde, trombin adındaki bir
başka protein, fibrinojenin zincirindeki üç halkadan iki tanesini keser.
Artık bu protein, fibrinojen değil “fibrin”dir ve bu aşamadan sonra
aktif haldedir. Fibrinin kesilen yüzeyleri yapışkan parçalara sahiptir.
Bu yapışkan parçalar da diğer fibrinlerin gelerek kendisine
yapışmalarına neden olur. Fibrinlerin birbirlerine yapışarak meydana
getirdikleri bu kütle, kanın akışını durdurmak için meydana getirilmiş
ilk pıhtıdır. İlk aşamada detaylı bir çalışma yapılmadan bu ilk pıhtının
oluşturulması için gayret gösterilir. Buradaki amaç, kanı durdurmak,
aynı zamanda da en az protein kullanarak bir ilk yardım yapmaktır, yani
proteinden tasarruf etmektir.

Vücutta yaranın açılması ile aniden
harekete geçen trombin, bulduğu bütün fibrinojenlerin zincir
halkalarını kesmeye başlar. Fakat trombinin bunu sürekli olarak veya
yaranın bulunduğu yerden farklı bir yerde yapmaması gerekmektedir, çünkü
eğer bu şekilde bağımsız hareket ederse, kestiği tüm fibrinler
birbirlerine yapışacak ve dolaşım içinde kontrolsüz pıhtılar meydana
gelecektir. Oluşan bu pıhtılar ise damarların tıkanmasına yol açacaktır.
Bu durumda trombinin bir şekilde “baskı altında tutulması” ve gerekli
zamanda gerekli şekilde hareket etmek için bir ültimatom alması
gerekmektedir.

Stuart Faktörü Trombini Nasıl Harekete Geçiriyor?

Bu
aşamada, söz konusu mekanizmanın bir “indirgenemez komplekslik”
olduğunu kanıtlayan bir bağlantı daha karşımıza çıkar: Trombini harekete
geçiren bir başka protein olan Stuart faktörü.

Stuart faktörü,
kanda bulunan protrombini keserek onu aktif durumda bir trombin haline
dönüştürür. Ancak burada bir problemle karşı karşıya kalırız. Eğer
Stuart faktörü, amaçsızca gördüğü her protrombini trombin haline
dönüştürürse, yine kontrolsüz bir hareketlenme meydana gelecek ve
dolaşım içinde pıhtılaşma oluşma ihtimali artacaktır. Bu durumda Stuart
faktörünün de kanda sürekli olarak aktif halde bulunmaması ve
hareketlenmek için ültimatom beklemesi gerekmektedir.

Stuart
faktörünün harekete geçebilmesi için ültimatom, Akselerin adındaki bir
başka proteinden gelir. Ancak Akselerin de kanda kendi halinde dolaşan
bir proteindir. Kanda kendi halinde dolaşan bu proteinin de aktifleşmesi
gerekmektedir. Elbette bunun için de bir proteine ihtiyaç vardır. Ancak
işin en hayranlık uyandırıcı yanı, Akselerinin hareketlenmesini
sağlayan proteinin “trombin” olmasıdır. Oysa trombin bu sıralamada
Akselerinin olduğu yerden daha sonra gelmektedir. Peki böyle bir şey
nasıl olur?

Vücutta bunun için tedbir alınmıştır. Normal
şartlarda kanda her zaman bir miktar trombin bulunur. Dolayısıyla
kandaki bu hareketlenmeyi başlatan, kanda hazır bulunan söz konusu
trombin molekülleridir. Ancak herşeye rağmen, kanın pıhtılaşması
işleminde arka arkaya gelen bu aktifleşmelerin nasıl sağlandığı ve ilk
planda trombinin nasıl hareketlendiği henüz tam olarak anlaşılamamıştır.
(Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutusu, Aksoy Yayıncılık, 1998, sf.
87-88-89)

Bu sistemi tüm muhteşem özellikleri ve kompleksliği ile
yaratan Yüce Allah'tır. O, yerleri ve gökleri ve ikisi arasındakileri
yaratmış, yarattığı her varlıkta Kendi ilmini sergilemiştir. İşte
Darwinistlerin kabullenmekten kaçındıkları gerçek budur.

Pıhtılaşma,
Evrimin Gerçek Olmadığına Dair Güçlü Bir Delildir

Yukarıda
anlattığımız birbiri ile bağlantılı bu muazzam sistemin tek bir
halkasının eksik olması durumunda ne olur? Bu, son derece önemli bir
sorudur. Bu zincirin tek bir halkasını devreden çıkardığımızda kan,
pıhtılaşma işlevini yerine getiremeyecektir.

Bu durum ne tip
sonuçlar doğurabilir? Normal şartlarda bir insan, vücudunda bir Stuart
faktörünün veya başka bir proteinin eksikliğini hissetmez. Ancak vücudun
herhangi bir yerinde kanama başladığında bu eksiklik kendini hemen
gösterir, hatta bunun sonuçları hayati olabilir. Başlayan kanama bir
türlü durmaz ve kesik küçük olsa bile son derece büyük bir sorun haline
gelebilir. Dışarıdan etki bu şekildedir. İçeride ise, aniden başlayan iç
kanamalar eklemlere ve kıkırdaklara oldukça büyük zararlar vermeye
başlar ve kanamalar durdurulamazsa sonuç kaçınılmaz olarak ölüm olur.[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Hemofili
hastalığı bu duruma en önemli örnektir. Bu hastalıkta kandaki
pıhtılaşma sisteminin “sadece bir üyesi” fonksiyonunu yerine
getirememektedir. Bu durum, kanın pıhtılaşmasını tümüyle engeller.
Pıhtılaşamayan kan, açılan herhangi bir yaradan hiç durmadan dışarı
akacaktır. Dışarıdan bir basınçla engellense bile, yara hiçbir şekilde
kapatılamayacaktır. Bu sorunun çözülmesi için genellikle kişiye taze
plazma takviyesi yapılır veya yetersiz olan pıhtılaşma faktörü kanama
bölgesine verilir. (The Human Body: An Intelligent Design, Alan L.
Gillen, Frank J. Sherwin III, Alan C. Knowles, Creation Research Society
Monograph Series: Number f8, Creation Research Society Books, sf. 117)

Görüldüğü
gibi tek bir faktörün eksikliği, sistemi tamamen işlevsiz hale
getirmektedir. Ve eğer söz konusu tıbbi müdahaleler gerçekleşmezse,
kanın akışını durdurmanın başka bir yolu yoktur.

Hayali evrim
sürecinin hiç var olmadığının delillerinden biri de pıhtılaşma
sistemindeki mükemmellik ve kompleksliktir. Darwinistlere göre her
faktör aşama aşama gelişmiştir ve bu durumda aşamaların her biri tek
başına işlevsizdir. Ancak pıhtılaşma zincirindeki tek bir halkanın hatta
bu halkayı oluşturan tek bir genin bile evrimcilerin iddia ettiği gibi
tesadüfen oluşamayacağını, Leigh Üniversitesi biyokimya profesörü
Michael Behe şu şekilde açıklamaktadır:

“Kanı pıhtılaştıran
proteinlerin, genlerin şöyle bir karıştırılmasıyla oluştuğunu söylemek,
düzenli ve anlamlı bir paragraf oluşturmak amacıyla ansiklopediden
rastgele seçilen cümleleri biraraya getirmeye benzer.” (Michael J. Behe,
Darwin'in Kara Kutusu, Aksoy Yayıncılık, 1998, sf. 99)

Yaratılış
İnkar Edilemez Kesin Bir Gerçektir

Profesör Behe'nin de
belirttiği gibi, “Dünyada hiç kimsenin pıhtılaşma şelalesinin nasıl
meydana geldiği hakkında mutlak bir fikri yoktur.” (Michael J. Behe,
Darwin'in Kara Kutusu, Aksoy Yayıncılık, 1998, sf. 103) Burada önemli
olan, sistemin tesadüflerle oluşamayacak kadar kompleks, kusursuz; ancak
Yüce Allah'ın eseri olduğu açıkça belli olacak şekilde mükemmel ve
eksiksiz olduğunu görebilmektir. Aklını kullanabilen her insan, bu
gerçekleri görmekte tereddüt etmeyecektir. Yüce Allah'ın mutlak varlığı,
tüm ihtişamı ile gözler önündedir. Rabbimiz, insanın kusursuz
yaratılışını bir Kuran ayetinde şu şekilde bildirmektedir :

“O'dur
ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alaktan (embriyo)
yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik)
çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür
vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı
konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah
sizi böyle yaşatır).” (Mümin Suresi, 67)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Pıhtılaşma Mekanizması
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Online-Bilgi Yardımı :: Eğitim-Öğretim :: Biyoloji-
Buraya geçin: