l/şaban/1337- 2/mayıs/1919 da Ferid Paşanın Nişanta-şı'ndaki konağında
daha doğrusu Hariciye nezareti köşkünde; Amiral Veb tarafından
ulaştırılan nota da, Paris konferansı kararına atfen İzmir'in işgal
edileceği bildirildi. Öte yandan da Amiral Gaİdrop Aydın valiliğine
tebliğ ettiği nota da Paris konferansının kararlarına bağlı olarak
mütarekenin yâni Mondros'da yapılanın 7. maddesine dayanarak İzmir
istihkâmlarının işgali bildirilmişti. Öğleden sonra gelen bilgi ise
işgali Yunan askeri tarafından yapılma sının itilaf devletlerince
kararlaştırıldığını ifade ediyordu.
Bu notalara ve tebliğlere
karşı sadnazam Damad Mehmed Ferid Paşa, Osmanlı devletinin İzmir
üzerindeki hukukunu bildiren cevabi bir muhtırayı itilaf devletleri mü
messillerine verdikten sonra kabinenin istifasını padişaha sundu.
Padişah kabinenin İsti fasını kabul etmekle beraber sadareti yeniden
Damad Ferid Paşa'ya tevcih etdi. Şimdi istifasını tetkik ettiğimizde
Ferid Paşa beş yıllık kötü bir İdarenin neticesi olarak tavsif ettiği ve
tamamen haklı olduğu iddiasında işgal ile ilgili notayı aldıktan sonra
yapacağı bu işin hukuki tarafını ileri sürerek yapılan haksızlığı
protesto etmekten ibarettir. Paşa o işi de ya parak sadaret mührünü de
sahibine iade etmiştir. Yoksa dağıtılmış ordularını toplayıp da İzmir'in
yardımına koşacak hâli her halde yoktu.
Cumhuriyetin ilânından
beri; yetiştirilmeye çalışan nesillere hâin padişah, vatanı sattı, hâin
sadrıazam Damad Ferid, resmî beyanlarıyla yetişen bilmem kaç kuşak
insan, o dönem de kendilerine verilmiş notalara sadrıazamın layik
olduğu cevabı verip vermediğini nasıl bilsin?! Bunları; o dönemin
insanı yazamayacağı gibi imâli şekilde nakle dahi cesaret edemezdi. O
dönemin siyaset âlemi, günümüzün takip vasıtalarının sadece
gazetelerine sahiptiki bunun tirajı ve tesiri sadece münevverler
arasında görülür ki onlar da öyle bir sükûnet denizine dalmışlardı ki
ağızlarını açsalar nefesleri kesilirdi!
Ferid Paşa yeniden yâni
2.defa makamı sadarete geldiğinde kabinesini şu zevatla tazeledi: Ferid
Paşanın ilk kabinesinin 4/3/1919 da baştayan ömrü, 16/5/1919'da 2 ay,
12 gün sürdükten sonra tamamlanmıştı .
Hariciye Nezareti Harbiyye
Meclisi vükelaya Bahriyye Nezareti Şurayı Devlet reis. Dahiliye
Nezareti
Maliye
Nafia
Tic. ve Ziraat "
Maarif
Evkafı
hümayun
Damad Ferid Paşanın uhdesinde
Nafıa eski nâzın
Şevket Turgut Paşa
Harbiyye eski nâzın Şâkir Paşa
İbkaen
Avni Paşa
Vekâleten Edhem Bey
Maarif eski nazırı Ali Kemal
Bey
Evkaf " " Vasfi Efendi
İbkaen Tevfik
Bey
Vekâleten Turgut Şevket Paşa
îbkaen Edhem Bey
eski
nazır Said Bey
Darülhikmetül İslâmiye eski reisi
Hamdi
Efendi 18/şaban/1337- 19/mayıs/1919 sadnazam Damad Ferid
Görüldüğü
gibi damad Ferid Hükümetinin 2.ni teşkil eden heyet M.Kemâl Paşa'nın
Samsun'a çıktığı gün, padişahdan listeye mucibince icrası tasdiki
gelmesiyle aynı günde vazife başlamıştı kabine içinde. Zâten hep
biliyoruz ki, 9. Ordu birlikleri umum müfettişliği vazifesi M. Kemâl
Paşaya 1. Feri Paşa kabinesi tarafından tezekkür edilip verilmişti.
Fakat yine biliyoruz ki; Sultan Vahideddin hân bu işin emir sahibi
olanıdır.
İzmir'in; Yunanlılar tarafından işgali, İstanbul'un
başşehir olarak büyük bir müşavere meclisi toplaması gerektiğini idrak
etmesi padişahın davetiyle 25/şaban/1337-26/mayıs/1919'da Yıldız
Sarayında mevcud ve mâzul bütün eski vükelâ, sefirler, ayan üyeleri,
siyasi ve ilmi cemiyetlerin temsilcileri bu davet de ispat-ı vücud
eylediler. Padişah yanlarında veliahd hz.leri ile diğer şehzadeler
olduğu halde, salona geldi. Kısa süren bir açış konuşması yaptı ve
riyaseti sadrıazama bırakarak gitdi. Çeşitli kimseler başa gelen
felâketi çeşitli ifadelerle belirttiler.
Ferid Paşa kabinesinin
enzor vazifesi mağlup devletin taksiratını gâlib devletler nezdin de
savunabilmesi idi. Buna ne kadar muvaffak olunabilirdi? Bu sorunun
cevabı çokturda beğeneni ne kadar olur bilinmez! Meselâ; Paris'de
toplanmış bulunan sulh konferansına Osmanlı hükümetinin murahhasının;
kabul edilmeyeceği şayi olmuşsa da ve bu haylice can sıkmışsada
2/ramazan/1337-2/haziran/1919'da İstanbul'daki Fransız mümessili ilk
defa olarak Babıâli'ye gelerek Ferid Paşa ile görüşüp Osmanlı devletinin
murahhaslarını gönderebilmesi için Fransız zırhlılarından birini
tahsis edeceğini ifade etmişti.
Nitekim iki gün sonra eski
sadnazamlardan Ahmed Tevfik Paşa murahhas olarak tâyin olundu, Şura-yı
devlet reisi Rıza Tevfik (Bölükbaşı) ve maliye nâzın Tevfik Beyler
murahhas danışmanı sıfatıyla heyete dahil edildiler. Kendilerine;
kâtiplerde tahsis olundu ve hakikaten Fransızların tahsis ettiği
Demokrasi adlı zırhlı ile Tevfik Paşa hariç diğer leri Tulon limanına
müteveccihen yola çıktılar. Ahmed Tevfik Paşa ise Ingilizierin Sayres
adlı bir zırhlısıyla maiyetinde, hariciye nazırlığı idare müdürü Şevki
ve kendi oğlu binbaşı Ali Nuri Beyler bulunduğu halde yola çıktığında
ramazan'ın 15. günü idi. Hah şunu da ilâve ederek Fransızların
zırhlısında Damad Ferid Paşa'nında gitdiğini belirtmiş olalım.
Ferid
Paşa ile Tevfik Paşanın aynı konferansda bulunması zamanın siyasilerine
tuhaf gelmiş olacak, ki bunlardan Lütfi Simavi Bey, sormadan edememiş
durumu Tevfik Paşaya verilen cevabı buraya alalım efendim: "Mevkii
sallanan; Ferid Paşa'ya bir dirsek lâzımdı. Zât-ı şahane çok ısrar edip
içinde yaşadığımız fevkalâde hâl münasebetiyle Fransa kabinesine de
dışarıdan Jül Feri'nin memur edildiğini ilâve etdi. Hünkâra Jül Feri'den
bahs eden Ferid Paşa, bu recüli hükümetin yâni devlet adamının bir çok
sene evvel Öldüğünü tabii bilmiyor. Konferansa gitmek meselesine
gelince, Ferid Paşanın göze çarpacak derecede uymağa çalıştığı Fransız
poli tikasma karşı bir sıklet bulmak icâb eyledi. Siyatikden rahatsız
olduğum için sadrıazamla gidemedim. Doğrusunu sizden saklayacak
değilim,gitmekde istemedim. Konferans meselesi için Ferid Paşa, iki gün
ara ile evime geldi. Israrlarda, ibramlarda bulundu. Murahhas heyetinin
teşkiline bir itirazım varsa yeni başdan seçi-lebileceğini, gazetelerde
adı geçenlerin de gayri resmi olduğunu esas listenin yüksek tasdike
iktiran etmediğini ifade etdi. Durumu mabeyn başkâtipliğinden vaziyeti
tahkik ettirdiğimde gazetelerin yazdığı zevatın sadrıazam tarafından 24
saat önce iktirana sunulduğunu öğrendim. Bunun üzerine Şevkİ'yi Ferid
Paşaya gön-derip durumu sordurdum. Her ne kadar irade çıkmış ise de,
daha görmediğini cevaben bildirdi. Halbuki arz eden kendisiydi! Murahhas
heyetinin halihazır şekli ilk çıkan iradenin şiddetli itirazlar
üzerine keenlemyekün hükmünde tutulması yâni yok sayılması şeklindedir.
İşte bu adam; açıktan açığa yaptığını yalanlar, padişahı kandırmış,
güya Fransa'da ve İngiltere de bir çok diplomat ve devlet adamı
tanırmış! Hepsi yalan. Göreceksiniz Ferid Paşa Paris'de apışacak ve
İstanbul'a avdete mecbur olacaktır. Sadaret de de kalacağını da
sanmıyorum. İşin bu tarafını zât-ı şahaneye arz ile ihtiyaten bir
kabineyi şimdiden hazırlamasını tavsiye etdim. Bunun neden istidlal
ettiğimi sual buyuran padişaha, meclis-i vükelâdaki müşehadatımdan
cevabı verdim" Tecrübeli sadrıazam Tevfik Paşa'nın dediklerinin
doğruluğunu hadiselerde ispatlamış oluyor. Şöyle ki Ferid Paşa; Tevfik
Paşanın dediği gibi konferansda bir varlık gösteremediği gibi,
Klemanso'dan da aldığı ters bir cevab iyice can sıktı. İstanbul'a avdet
etdi. Evine kapandı kendine yapılan hücumlara maruz kaldığında istifa
yolunu seçti. Fakat bütün başarısizlık sebebi, kabinesi imiş gibi yeni
kabine hazırlamaya çalışmasıydı,
-
Tuhaftır padişah Damad Paşaya sadareti 3. defa
tevcih ettiğinde yeni kabine kurma çalışması da tamamlanmak üzereydi.
Bu vaziyeti belki padişah enişte paşa ile birlikte tanzim ediyordu.
Çünkü devlet gemisinin dümeni meşruti idare içinde tek elde
toplanamazdı. Bu bakımdan iktidarı bir ve iki numaraların anlaşmış
olarak götürmeye çalışmaları bir takım kolaylık getirdiği gibi bazı
tahminleri de yanıltabilir. Burada da böyle olduğunu ne iddia nede ret
mümkündür.
Bakınız; Mustafa Kemâl Paşa'yı bulduran Sultan
Vahided-dindir. İki defa en az sarayda dizdize görüşmüşlerdir. Bu
görüşmeden çıkan ifadeler bir bilgisayar sahifesini tutmaz amma bundan
koskoca bir milli mücadele çıkabilmiştir. Sul-tan'ın temasından sonra
mı evvelmi? Mühim değil Damad Ferid Paşa, M.Kemâi Paşa'yla görüşüp yemek
yediği de bilinen husustandır.
Eski padişahlar tepeleyecekleri
ayan veya paşaları İstanbul'a davet ederlerken yeni makamlar hâttâ
sadarete dahi davet ettiklerini bir hat ile bildirirlerdi. Geldiğinde de
kimini itlaf ettirir kimini de aksi istikametteki serhat boylarında
va-zifelendirirlerdİ. Damad Ferid Hükümeti ise Sarı Paşayı önce idama
mahkum etdiğini bildirip payitahta dönmesini istemek suretiyle, biz
çağırıyoruz amma sakın sen gelme işaretini vermiş olmuyor mu? Bir
düşünelim efendim. Evet enişte paşa'nın bu kabinesi de, 1 ay, 11 gün
süren ömrüyle 30/6/1919 da hitama ermişti.
Neyse biz enişte
paşanın 3.kabinesinin isim listesini yazalım:
Hariciye
Nazırlığına : Taraf-1 acizanemden demlide olunmuştur Şuray-ı Devlet
riyaset vekâletine: Şeyhülislâm Mustafa Sabri
Meclis-i
Vükelâ memuriyeti: eski sadrıazam Ahmcd Tevfik Paşa
"
" " : " "
İzzet Paşa
" " " :
İbkaen Ali Rıza Paşa
Divarı-i harbi
örfî reisi
Nâzım Paşa Ayandan Salih Paşa vekâleten
Ali
Rıza Paşa Abuk Ahmed Paşa Defteri Hakanı Emmi Adil Bey Şuray-ı Devlet
azasından
Mustafa Efendi
İbkaen Tevfik
Bey
Said " Hamdi Efendi Bir zatın tayinine kadar
Abuk
Ahmed Paşa vekaleten
Harbiye Nazırlığına
Bahriyye
Nafıa
Dahiliye
a
Adliye
Maliye
i.
Maarif
t-
Evkaf
Tic. ve Ziraat
Bu zâtın ilk kabinesinin
kurulmasından, 2. ve 3. istifasının toplam müddeti 6 ay, 29 gün
sürmüştür. Ahmed Tevfik Pa-şa'nin Meclis-i vükelâ memuriyetine
getirilmeyi kabul etmesi Sultan Vahideddin'in ısrarlarından
kaynaklanmıştır. Bilahire istifası vaki olmuşsa da bu seferde aynı
zamanda dünürü olan padişah eski sadnazamın bu istifasını ret eylemekten
kaçınmamıştır. Çünkü bu kabinenin içinde Damad Ferid ile anlaşabilen
iki kişi vardı. Birisi Şeyhülislâm Tokatlı Mustafa Sabri Efendi ki,
Mevlânzade'ye göre gözü sadaretde olup, hem sadnazam hem de
şeyhülislâmlığı deruhde etmek böylece İslâm dünyasının da bir Kardinal
Rişöive çıkaracağını işba ti hayallemektedir! Diğer iyi geçinebilen
kişi de Dahiliye nazırı Adil Bey'dir. Hele bir ara Dahiliye Nâzın Adil
Bey ile Harbiye Nâzın Nâzım Paşa arasında hak ve selahiyet meselesinden
dolayı çıkan çirkin kavga, kabinenin yürümeyeceği kanaatini herkese
ihsas ettirmişti.
Bu vaziyet karşısında sadnazam çıkmış bulunan
çekişmelerden bıktığını, ya pek fevkalâde selahiyet verilmesini yahut
da istifasının kabulünü ileri süren bir tâleb sundu. Bu arada
İttihatçılara karşı böylece galebe çalacağını belirtmekten geri kalmadı.
Ancak aradan geçen 15 gün kadar süren zaman diliminde Saray'dan haber
çıkmayınca istifasını sundu. Bu sadaretde başlangıç târihi olan
2/temmuz/ 1 9 1 9 dan, 2/10/1919'a kadar sadece 3 ay devam edebilmişti.
Damad
Ferid Paşa; bu ittihatçıları mağlubiyete uğratmayı plânlarken, hiç
aklından geçirdi mi acaba, bunlar bir kaç vilâyetin idare heyetlerini
teşkil eden ve de payitaht'da bakan-!ık yapmış bir kaç kişi ile merkezi
umumî teşkilatından müteşekkil zevatdan ibarettir diye! Sanmıyorum!
Çünkü
ülkenin düşman eline düştüğü, ecnebi kuvvetlerin Osmanlı
münevverlerinin bir bölümünü teşkil eden meclis-i mebusan üylerini, eski
sadnazam ve vükelayı ve de bir çok kumandanı, Valileri ve yüksek
memurları ölü tavuk taşır gibi Malta'ya sürgüne götürüp adetâ bir rehin
alımına giden çeteler gibi hareket eden düvel-i muazzamanın bu
işlemlerine ahali müthiş bir şekilde diş bilerken, sadrıazam paşanın
hasta aklına uymayan padişah, Ferid Paşa'nm 3. sadaretinin sonunda
istifasını kabul etmek suretiyle pek akkılıca davranırken 2/10/1919 ile
8/3/1920 târihleri arasında geçen 5 ay, 7 günlük Ali Rıza Paşa'nın
sadrıazamlığı ile 216. sadrıazamı iş başına getirmek suretiyle Damad
Paşa'nın, ülke içinde nereye varacağı belli olmayan olayların çıkmasına
sebeb olabilecek icraatlarına dur deme basiretini gösterebilmişti.
Yoksa günümüz de, yâni 2001 de dahi, ittihatçıları en büyük vatanperver
bilen insan sayısı bir haylidir! Ya o zaman kimbilir ne kadar
çoğunluktaydı. Yine Mevlânzade'ye göre Sultan Va-hideddin ve Damad Ferid
Paşa'nın elinden fevkalade selahiyet kâğıdı almış bulunan M. Kemâl
Paşa,başlatmış olduğu hâlaskaran harekâtında ittihatçıların hiç bir
şekilde katkıları yoktur şeklindeki te'minatı, ittihatçıların halk
tarafından isteyip İstenmediği mânasından ziyâde, Paşa'nın
ittihatçılara olan düşmanlığına ters davranma zamanı olmadığını idrak
etmesinden kaynaklanmış olabilir!