Osmanlı'lar Rumeli kıtasına geçtiklerinde Bulgar Çarlığının başında İvan
Aleksandr Asen bulunmaktaydı. Edirne ve Filibe civarının fethi, sadece
Bizans'ı değil, Bulgar Çarınında ödünü koparmıştı. Osmanlının Rumeli
topraklarının balkanların kapısını teşkil eden bölgede, Kırkkilise
(Kırklareli), Midye, Pınarhisar'ı ve Vize'yi ele geçirmiş olmasından
çılgına dönen İvan hemence saldırıya geçmiş buraları istirdad etmişti,
yâni geri almıştı. Görülen oydu ki, Bulgar Çarı İvan Osmanlı ile
uğraşacak gözüküyordu. Ne var ki Mevlâmız 1365 târihinde ölüm
habercisini Çara göndermiş, ona düşende emre uyup, ölmekten başka çâresi
kalmadığını idrâk etmek olmuştu. Bu ölümün neticesinde Bulgar devleti
İvan'ın oğlu Şişman'ın ve yine İvan'ın oğlu Stratişimir'in ayrı ayrı
hükümdarlığı altında ikiye bölünmüştü. Şişman'ın anası yahudi olup,
Stratişimir'in annesi ise Romen Prensi Basaraba'nın kızı idi.
Uzunçarşılı değerli târihinde, bu iki kardeşin birbirinin amansız hasımı
olduğunu belirtir. Şişman'ın elinde Tırnova ki devlet başşehri idi.
Silistre, Niğbolu, Yanbolu, Sofya ile babasının Osmanlıdan geri aldığı
topraklara sahip olduğundan Çar unvanını da almış bulunuyordu.
Stratişimir'in Vidin'i başşehir yaptığı görüldü. Batı Bulgaristanın bir
bölümü de bunun elindeydi.
Ivan'la kan bağı olmayan^Bulgar
Despotlarından Dobro-tiç'de, Varna'dan başlayan Dobrice'ye uzanan
topraklanyla 3. bir Bulgaristan ortaya koymuş oluyordu. Bütün bu
vakaları 14. asır bitmeden diğer bir deyimle, 1395'lerde Yıldırım'ın
büyük oğlu Süleyman Çelebi Bulgaristan'ı çiğneyip geçmiş ve Osmanlı
istilâsını tamamlamıştı. Osmanlı-Sırp krallığı arasındaki inkişaf eden
hadiselere biratfu nazar edersek.
1300 yılına azca bir zaman kala
Sırplar, Bizans ve Bulgaristan aleyhine büyümüştü ve Sırp kralı;
Milotene kızını vermek suretiyle 2. Andronik, Sırp büyümesinin feci
akibetinden koruma yoluna gitdi. Târihler bu sırada 1298'i işaret
etmekteydi. Sırpların yukarıda adı geçen devletlere saldığı hava
yaklaşık elli yıl kadar sürdü. Hatta Sırpların kralı Duşan, Miloten'in
torunu olup, işi hayli büyütmüş, İstanbul'u muhasaraya teşebbüs etmiş,
Venedik cumhuriyetine şeriklik teklif etmiş ve buna yanaşmayan Venedik,
yine de ne olur ne olmaz demek suretiyle Sırplara bir kaç tane gemi
hediye etmekten kendini geri komamıştı.
Bunun üzerine Duşan Orhan
Gâzi'ye müracaat etmiş İstanbul üzerine yürümeyi teklif etmeğe
hazırlanırken, kızını da Orhan Bey'in oğlunu teklifi iletecek elçiler
gönderdi. Tasarıyı casusları vasıtasıyla öğrenen Dimetoka'da Bizans
eşgüdüm krallığını ilân eden Kantagüzen, Duşan'ın elçilerini pusuya
düşürüp, öldürmüş ve böylece Orhan Bey-Duşan korporas-yonunu önlediği
gibi Orhan Gaziye kendi yakınlaşmasını temin etmiştir.
Daha
sonra Duşan'ı tek başına Bizans'a tecavüze hazırlanır görüyoruz fakat
20/aralık/1355'de onun da ömür defterinin kapandığı görülüyor. Sırp
krallığı bu ölümden sonra Ban tâbir edilen kişilerin istiklâliyet
merakına düşmeleri yüzünden parçalanmaya kadar gitti. Balkanların
inatçı, savaşçı kavimlerinden biri olan Arnavutların, Orta Asya'dan
çıkıp, Kafkasya ve Karadeniz kıyılarında hayli asır kaldıktan sonra
balkanlara inmesi feodal yapıya uygun alışkanlığıyla, (Jzunçar-şılı
merhumun deyimiyle Bizans ile Avrupa arasında bir köprübaşı olmuştur.
1275'lerde Avlonya sahillerinde Napoli krallığına geçmiş ve bu krallığı
eline geçirmeye muvaffak olan Sicilya kralı Şarl Danju kendine
Arnavutluk kralı dedirtmeye başlamıştır.
Ancak; Arnavutluk
bilhassa İtalya cihetinden hayli tedirgin edilmiş, Bizanslılarda bunları
idaresi altına almaya hayli çaba harcamışlardır. 1383 senesinde
Arnavutluk Osmanlıların ilgi alanına dahil ofduğundaki, döneme kadar
nice savaşlarla sıkıntılı yıllar geçirmiş, onun bunun saldırı alanı
olmuştur.
Çandarlı Halil Hayreddin Paşa 1385'de Ohri'yi ele
geçirdikten sonra Osmanlıya meyyaliyet artmış, ancak fetih, Sultan
Fâtih'in dönemini beklemeye kadar uzamıştır. Buğdan (Moldavya) ile Eflâk
(ülahya) bölgesiyle Osmanlıların teması önce Ulahlar ile daha sonra
Moldavya ile olmuştur. Bosna krallığı ve Hersek Dukalığının Osmanlı
devleti ile münasebeti Târihi gelişme içinde, bu gibi devletçikler ve
prenslikler ile münasebetleri padişahların hayatlarının ve vekayiin
devamında takip etmeniz kabil olacaktır muhterem okurlarım.